Bazen "başkası" olmak isteriz. Başkası gibi güzel, başkası gibi eğlenceli, başkası gibi sıcakkanlı. O "başkası"nın hayatının bize gösterdiği kadarınadır aslında hayranlığımız, hiç fark etmeyiz. Görünene bakıp mutsuz ederiz kendimizi üstelik. "Neden onun gibi değilim? Neden öyle olamıyorum? Öyle olabilsem ne kadar mutlu olurum kim bilir!" Halbuki "başkası gibi" mutlu olabilmek mümkün değildir. Mümkün olsa kalıcı değildir. Ancak kendi olursa ve kendi olarak kalırsa mutlu ve başarılı olabilir insan.
Çünkü farklı renk kombinasyonlarıdır her varlık. O turuncudur, sen mavi. Bunu değiştiremezsin. Değiştirmemelisin de zaten, sen böyle güzelsin! Gün batımı olamazsın ama masmavi bir deniz ya da gökyüzü olabilirsin. Ama turuncu olmaya harcarsan ömrünü; ne mavi olarak kalabilir, ne de turuncuya dönebilirsin. Önemli olan, kendi içine bakmak ve hangi renk olduğunu bulabilmektir. Sen hangi renk olduğunu bulur ve tüm gücünle yansıtırsan bunu hayatına, saygı duyar insanlar sana. Çünkü sen kendini nasıl görürsen insanlar da seni öyle görür.
Çocuklarımızın kendini sevmesi, güçlü ve güçsüz yönlerini keşfedip olduğu gibi kabullenmesi önemlidir. Bugün önereceğim kitapta da tam da bu konu işlenmiş işte. "Yavru Ahtapot Olmak Çok Zor" diyen, sekiz koluyla giyinmekten bıkıp usanan ve yılanbalığı olmak isteyen Nino'nun hikayesi. Farklı bir günün ardından kahramanımız kendi olabilmenin aslında ne kadar güzel olduğunu fark ediyor ve kendi rengiyle mutlu olmayı öğreniyor. Ayrıca annesinin ona söylediği sözler ve desteği de iyi vurgulanmış kitapta. YKY Yayınlarından, Sara ŞAHİNKANAT'ın kaleminden çıkan kitabın görselleri de başarılı. Umarım seversiniz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder