Özel gereksinimli öğrencilerin okullarda/günlük hayatta yaşadığı en büyük güçlük, diğer öğrencilerin "farklılıklarıyla" onları kabullenmeyip hayata onları dahil etmemeleridir. Bazen alay etme, bazen lakap takma, bazen fiziksel incitme ya da tam tersi görmezden gelme, korkup yanına yaklaşmama şeklinde olur bu. Özel gereksinimli çocuk için bu, çok örseleyicidir. Çünkü O bir şey yapmamıştır. Sadece diğerlerinden farklıdır ve bunu O seçmemiştir. Ki zaten herkes birbirinden "farklı" değil midir bu dünyada? Kimisi uzundur, kimisi kısa, kimisinin saçları düz, kimisinin kıvırcık. Kimisi çabuk parlar, kimisinin dünya yıkılsa olmaz umrunda. Herkesin parmak izi, yüzü ya da kişiliği bile farklı farklıdır. Hayata baktığı yer de öyle. Öyleyse herkes birbirinden farklıdır aslında, biriciktir ve kendine özgüdür. Böyle bakınca seversiniz insanları işte. Evet farklılık vardır ama herkes aynıdır özünde: İnsan. Bu bakış açısını Yaratıcı ve yaratılan diye genişletirseniz daha da genişler kalbiniz. Her canlı birbirinden farklıdır ancak aynıdır aslında: Yaratılan. Öyleyse sırf bu sebeple bile değer görmeyi ve sevilmeyi hak etmektedir.
Çocuklarımıza öğretmemiz gereken şeylerden biri de budur işte. Farklılıkların korkulacak, kaçılacak, itilecek, değersizleştirilecek bir şey değil de, tam tersine doğal ve güzel olduğu.. Hayatı daha zengin, daha renkli, daha canlı ve daha yaşanılası kıldığı.. Bu sebeple farklı olana saygı duyması ve sevmesi gerektiği. Kendisinin de diğerlerinden farklı ve özel olduğu.. Böylesi bir bakış açısını yaygınlaştırabilirsek eğer, dünya hakikaten daha yaşanılası, daha huzurlu bir yer olur.
YKY Yayınlarından çıkan "Farklı ama aynı"nın yazarı Feridun ORAL. Duyarlı bir çoban ve "farklı" minik keçisinin hikayesi yer alıyor kitapta. Sıcak bir öykü. Küçük yaş grubu için renkleri ve resimleri çok ilgi çekici gelmeyebilir ama 4 yaştan itibaren hem kitap okunup, hem içerik konuşularak çocuğuklarımızın bu konuda farkındalığı arttırılabilir. Kısacası, okuyunuz efendim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder