9 Mayıs 2016 Pazartesi

Merhaba :)

Kitap okumayı hep sevdim. Yani kendimi bildim bileli. Herkesin annesi "Biraz kitap okusa" derdindeyken, benim annem "Bugün çok okudun, bu günlük bu kadar yeter, gözlerin bozulacak" deyip ışığı söndürürdü küçükken. İlerleyen yıllarda ileri derecede miyop olsam da (bunun da okumamla ilgisi olduğunu hiç sanmıyorum!) okumaktan hiç zarar görmedim. Aksine ufkum genişledi, kelime dağarcığım arttı ve farklı dünyalar tanıdım. Kendimi ifade etmeyi, uçsuz bucaksız bir umman olan insanı anlamayı öğrendim. Sonra zaman su gibi akıp geçti ve anne oldum. Bir mucizeye tanıklık ederek devam etti hayatım: Ahmet Miraç, oğlum. Onunla yeniden büyüdüm. Ya da hayır hayır, onunla yeniden çocuk oldum. Kendi dünyama onu da çekmeye çalışmayı ona haksızlık saydım.Bunun yerine elimden geldiğince minik ellerinden tutup onun renkli dünyasına daldım. Oyunlar oynadım, yıllar sonra yeniden oyuncaklar ve boyalarla tanıştım. Bir de çocuk kitaplarıyla tabii. Çocuğum kitapları sevsindi. Bu önemliydi. Hayır, akademik başarı için küçük yaştan itibaren bir dayatma gibi değil. Masallarla, öykülerle, başka başka dünyalarla tanışsın diye. Sonra çok geç olur diye.

Psikolojik danışman olarak, ilkokulda okuyan öğrenciler getirilir bize genellikle "Hiç kitap okumak istemiyor, zorla okutuyoruz!" diye. "Siz kitap okur musunuz ya da eve gazete,dergi alır mısınız" diye sorduğumda ise yanıt genellikle olumsuzdur. Çocuk ilkokula (7 yaş) başlayana kadar hayatında hiç dergi, gazete, kitap yokken, okulla birlikte hayatına bir "nesne" girer: Kitap. Her gün istemese de okumak zorunda olduğu, hiç ilgisini çekmeyen bir konuda yazılmış, çözmek zorunda olduğu bir "nesne". Haliyle sevmez okumayı, okumak istemez (Haklıdır da.) Oysa daha bebekliğinin (hatta annesinin hamileliğinin) ilk aylarından itibaren tanışsa çocuk kitaplarla.. Annesinin sesinden dinlese ilk masalını. Babasının okuduğu gazetenin üstüne gelip otursa ya da annesinin dergisini yırtsa.. Ama hayatında hep kitap olsa, küçükten itibaren. Az ayaklanınca  ailecek gidip her ay renkli resimli, kendisinin seçtiği bir dergi alsalar mesela. Onu incelese, annesi okusa, babasıyla birlikte boyasalar. Hatta dergiye yaptığı bir çalışmayı gönderseler ve çocuk bir dergide kendi küçücük resmini görse. Yaşına uygun renkli masal, hikaye kitaplarını incelese, kendince hikayeler uydursa resimlerine bakarak. Okumak için özlem duysa. Sonra ilkokula bu heyecan, istek ve merakla başlasa, "Benim okumayı öğrenmem lazım, renkli kitaplarımı okuyabilmem lazım" diyerek. Böyle bir çocuğun okumayı sevmemesi  mümkün müdür sizce?

İşte hem psikolojik danışman hem de bir anne olarak farkına vardım bunun. Sonra çokca araştırdım, inceledim ve oğlumun da sevdiği kitaplardan bir "Çocukça Kitaplık" oluşturdum. Bu süreçte kitap tavsiyelerinin kıymetini de anladım. Çünkü hangi kitap, kaç yaşa uygun ya da içinde ne anlatılıyor, resimleri nasıl, değerlerime ve çocuğuma uygun mu gibi birçok soruya cevap aradım. Ve tüm bunları paylaşmak istedim. Dilerim faydalı olur. O halde başlayalım :)

2 yorum:

  1. Tebrik ederim hocam,o kadar güzel anlatmışsın ki...
    Evlatlarımız nasıl olur bilmem ama yetiştirdiğimiz öğrencilerin birçoğu gibi olmasın diye dua ediyorum.
    Bu neslin çocukları okumaktan,dinlemekten;kitaptan korkan bir nesil,maalesef.
    Bunun sebebinin yazılı herhangi bir kağıt parçasının (kitap bile diyemiyorum) evlerine girmemesi bence de.
    Bloğunda tanıttığın kitap ve dergileri tereddüt etmeden alabileceğim.
    Kitap seçmek zor iş.Hele söz konusu çocuklar (çocuklarımız) olunca...
    TEŞEKKÜRLER

    YanıtlaSil
  2. Güzel dilekleriniz ve desteğiniz için teşekkürler, sevgiler :)

    YanıtlaSil