TÜBİTAK yayınlarının erken çocukluk dönemi için etkinlik kitaplarından biri "Çiftlik". Hani şu bulmaca sayfalarında ya da çocuk dergilerinde severek yaptığımız nokta birleştirmecelerin daha sevimli ve renkli hali. "İlk nokta birleştirmece kitaplarım" serisinin üç kitabından biri. Diğer kitaplar "taşıtlar" ve "hayvanlar". Önce sayfadakinin ne olduğuyla ilgili bir soru var, onu soruyorsunuz, çocuğunuz tahmin ediyor. Ardından noktaları birleştiriyor çocuğunuz. 1'den 10'a kadar rakamlar var sadece. Rakamları henüz bilmeyen çocuklar için sayfanın en altında da verilmiş zaten sırayla rakamlar. Sonra ortaya çıkan resmi boyuyor ve renkli/yazılı çıkartmalar yapıştırıyor sayfaya. Biz keyif alarak yaptık etkinlikleri. Hatta oğlum hemen yapmak istediği için (biraz sabırsız olduğu doğrudur:) ) kısa sürede bitirdik kitabı. 3,5-4 yaştan itibaren çocuğunuzla birlikte zaman geçirebileceğiniz ve fiyatı da oldukça makul (4 TL) olan bu kitapları umarım siz de beğenirsiniz..
31 Mayıs 2016 Salı
29 Mayıs 2016 Pazar
İnsanlar, Sözcükler ve "Nokta"
Hayatımızın akışını değiştiren olaylar, insanlar, sözcükler vardır. Bazen anne-babamızdır bu, bazen öğretmenimiz, bazen bir yakınımız ya da hiç tanımadığımız biri. Bir söz söyler, hayata bakışımız değişir. Bir söz söyler, daha önce hiç bakmadığımız bir pencere açılır önümüzde, ufukları seyrederiz doyasıya. Ya da bir söz söyler, bütün kapılarımızı kilitler, karanlıkta kalırız kendi başımıza. Bir ömür de çıkamayız oradan. Söz önemlidir.
Çocuklarımıza her gün yüzlerce söz söyleriz. Ne yankı bulacağını çoğu kez düşünmeden. Oysa bir kuyuya seslenmek gibi yankı yankı tesir eder söylediklerimiz çocuklara, çoğalır. Farkına bile varmayız. Babası yeni vefat etmiş bir çocuğa "Baban kelebek oldu." deyiveririz mesela düşünmeden. Üç sözcük ve bir nokta: "Baban kelebek oldu." Yankısı ise çocuğun bütün kelebeklere "baba" demesidir: "baba".* Oysa konuşurken bin düşünmeli bir söylemeliydi insan.
Ama bazı sözcükler sözler de vardır, renk katar hayatımıza, umut verir bize. Altın Kitaplar Yayınevinden Peter H. Raynolds imzasıyla çıkan "Nokta" da böyle bir öğretmen ve sözünü görüyoruz işte. Küçük Vashti'yi yüreklendiren, destekleyen, yeteneklerini gün yüzüne çıkarmasına yardımcı olan bir öğretmen. 4 yaş ve üstü çocuklarınız için uygun olan kitap bence bütün yetişkinlerin okuması gereken bir kitap. Çocuklarımız, öğrencilerimizi nasıl desteklememiz gerektiğini çok az yazıyla mükemmel bir şekilde anlatıyor çünkü. Kendi adıma çok şey öğrendim, dilerim sizin de bakış açınızı değiştirir.
*Anlattığım hadise (ne yazık ki) psikolojik danışman olarak birebir yaşadığım gerçek bir vakadır.
27 Mayıs 2016 Cuma
Böyle Bir Kuyrukla Ne Yapardın?
Böyle Bir
Kuyrukla Ne Yapardın? TUBİTAK Yayınları'nın erken çocuk kitaplığında yer
alan ilginç kitaplardan biri. Kitap 3+ etiketi taşıyor.
Benim bile bilmediğim farklı hayvanları oğlumla birlikte öğrendik bu kitapla :)
Ornitorenk mesela :) Kitapta önce hayvanların bazı bölümleri görünüyor. O
hayvanları tahmin etmenizi istiyor. Sonra hayvanların vücudunun o bölümünü
(mesela burnunu) ne iş için kullandığını soruyor: Böyle bir burunla ne
yapardın? Ardından gelen sayfada ise sorunun yanıtını alıyorsunuz: Ornitorenk
olsaydın burnunu çamur kazmak için kullanırdın :) Oğlumun "oyun
kitabım" dediği kitaplardan biri bu, severek inceliyoruz. Katkısı ise
çocuğa yeni ilginç bilgiler kazandırması ve merak duygusunu teşvik
etmesi.
Bu dönemde çocukların merak duygusunun
desteklenmesi oldukça önemli. Çünkü merak demek, öğrenmek demek. Her ne kadar
bazen çocukların sorularını yanıtlamak zor olsa da, yine de onları soru
sormaya, sorgulamaya, düşünmeye yönlendirmeliyiz. Size bu konuda küçük bir yardım da
benden olsun. Çocuğunuzun "Neden?" diye sorduğu soruları hemen
yanıtlamayın, bunun yerine siz de "Sence neden olabilir?" deyin ki hem
farklı bakış açılarına kapı aralansın hem de bırakın biraz da O düşünsün :)
Gürültücü Çocuklara, Gürültücü Güven :)
Oyun, çocuğun size kendi dünyasının kapılarını
açmasıdır. Çocuk oyun davetiyle sizi kendi
dünyasına çağırır ve “gel, beni anla” der. Çocuğun iletişim dilidir oyun.
Anlatmak istediklerini sözcüklerle değil de oyun yoluyla anlatmayı seçer. Bu
nedenle çocuğun sürekli oynadığı oyun, oyuncak bize onunla ilgili ipuçları
verir. Yine çocuk yaşadığı travmatik olayları oyun olarak tekrarlar ve
duygularını gün yüzüne çıkarmaya, acısını hafifletmeye ve bazen de olayı
kendince normalleştirmeye çalışır. Bu nedenle oyun, çocukla iletişim kurmak
için son derece önemlidir.
Ancak
değişen zaman ve yaşam koşulları ile birlikte çocukların oyunları da değişti. Çocukların oyun
oynama özgürlüklerini elinden aldık belki de. Dar alanlara hapsettik. Ellerine
çocuğu pasifize etmede mahir, renkli sanal dünyalar tutuşturduk. O da yetmedi
sırf arkadaşlarıyla oynasın, sosyalleşsin diye gönderdiğimiz kreşlerde,
anasınıflarında çocuğumuzdan “başarı” bekler olduk! 4 yaşındaki çocuğunun
öğretmenine “Niye ödev vermiyorsunuz?” diye çıkışan anneleriz artık biz! “Şu
sınıfın öğretmeni sayıları öğretmiş, siz neden öğretmiyorsunuz?” diyen
babalarız! Onun da ötesine geçip “Okuma yazma öğretseniz!” diyenleriz. Oysa bu
konuda yapılan yığınla araştırmanın hiçbirisi okuma-yazmayı erken öğrenen
çocuklar ilerde daha başarılı ve mutlu olur demiyor! Aksine erken yaşta
okuma-yazma öğretilen (öğrenen demiyorum!) çocukların ilk yıllarda başarılı gibi
olsa da ilerleyen yıllarda bu farkın kapandığı ve bu çocukların okuduklarını
anlamakta zorlandığına, duygusal ve davranışsal problemler yaşadıklarına dair
bulgular var!* Neyin peşindeyiz biz Allah aşkına diyesim geliyor bazen!
Çocuğumuzu akademik anlamda zorlayarak onun iyiliğini mi istiyoruz, yoksa kendi
egomuzu tatmin etmenin mi peşindeyiz? Hakikaten bi durup düşünmek gerektiği
kanaatindeyim.
0-6
yaş çocuğu öğreneceklerini akademik eğitimle öğrenmez. Çocuk olgunlaştıkça, sorular sorarak, çevresini gözlemleyerek
renkleri, sayıları, kavramları zaten kendiliğinden öğrenir. Yaşı geldiğinde
okuma-yazma, matematik de öğrenir. Ama oyun oynayamaz. Hayal edemez. Dileğince
koşup ağaçlara tırmanamaz. Her merak ettiğini soramaz. Çocukken oyun oynamayı
hep ertelediğimiz çocuklarımız ergen olunca bizi kendi dünyasına da almaz! O
çocukken davet ettiğinde onun dünyasına girmemişizdir çünkü, şimdi de onun
dünyasında bize verecek yeri yoktur!
Aksine
çocuğu en çok geliştiren şey, kendi hayal dünyasıyla kurduğu serbest oyunlardır. Zıplamak, koşmak, hareket etmek, nesneleri ya da oyuncakları
olduğundan farklı anlam yükleyerek oynamaktır. Ağacı maviye, gökyüzünü
turuncuya boyamak; uçan kedi çizmektir. Sınırsızca hayal etmektir. Biz ailelere
ve eğitimcilere düşense; onu hayal ettiği yerden koparıp kendi renksiz
dünyamıza sürüklemek değil, elinden tutarak onun renkli dünyasına beraberce
dalmaktır.
İşte dilediğince oynayan bir karakter Gürültücü Güven. "Gürültücü Güven'i çocuklar çok seviyor, sanırım kendilerine yakın
hissediyorlar" diyor çocuk gelişimi uzmanı bir arkadaşım. Hakikaten de
öyle :) Bu gürültücü çocuğu biz sevdik, umarım siz de seversiniz..
*http://www.egitimpedia.com/arastirma-erken-yasta-akademik-egitimin-uzun-vadeli-zararlari-bulunuyor/
*http://www.egitimpedia.com/arastirma-erken-yasta-akademik-egitimin-uzun-vadeli-zararlari-bulunuyor/
26 Mayıs 2016 Perşembe
Yoksa Siz Hâlâ "Meraklı Minik"le Tanışmadınız mı?
Kitapları bu denli sevmemde ne etkili oldu diye dönüp geriye baktığımda (yani çocukluğuma indiğimde :) ) pek çok şey görürüm. Öncelikle evimiz "okunan" bir evdir. Babam tahsilli olmasa da okuyan bir insandır. Gazete alır, bulmaca çözer, fırsat buldukça kitap okur. Annem hiç okula gitmemiş olsa da azimle öğrendiği Kuran'ı Kerim'i her gün düzenli olarak okur. Kitaplara olan muhabbetlerinden "Edebiyat" bölümünü seçtiklerini düşündüğüm ablam ve eniştem de tanıdığım en çok kitap alan ve okuyan insanlardır. Kocaman bir kütüphaneleri vardır ve küçüklüğümden itibaren beni hem kütüphanelerine hem de gönüllerine seve seve misafir etmişlerdir. Yine beni çocuk dergileriyle ve gazetelerin çocuk ekleriyle tanıştıran, o dergi/gazetelere yazı/resim göndermeye teşvik eden de yine onlardır. Halen bu çocuk dergilerini bir dosyada itinayla muhafaza eder, ara ara açar bakarım. Bu itibarla diyebilirim ki çocuk dergileri, çocuklara okumayı sevdirme noktasında önemli bir yerdedir.
Erken çocukluk dönemi için yayınlanan dergi sayısı ne yazık ki çok fazla değil. Bu konudaki boşluğu en çok dolduran dergi ise Meraklı Minik diyebilirim. Meraklı Minik, TUBİTAK yayınlarının 3-6 yaş Erken Çocukluk Dönemi İçin Aylık Bilim Dergisi. Dergide her ay farklı bir tema işleniyor. Bir ay arılar, diğer ay kediler ya da taşıtlar vs. Çocuğunuz o temayla ilgili yeni/ilginç/bilimsel bilgiler öğreniyor. Bunun yanı sıra dergide ek olarak o ayın temasıyla ilgili eşleştirme kartları, oyunlar, çıkartmalar gibi çocuğunuzla vakit geçirebileceğiniz birçok etkinlik yer alıyor. Belirlenen konuyla ilgili çocuğunuzla yaptığınız çalışmaları fotoğraflayıp dergiye gönderme olanağınız da var. Çocuğunuzun bir çocuk dergisinde kendi fotoğrafını görmesi onu da sizi de mutlu edecektir. Büyük marketlerden aylık olarak temin edebileceğiniz dergiye dilerseniz yıllık abone de olabilirsiniz. Derginin fiyatı ise yalnızca 4TL. Tanışmadıysanız en kısa zamanda tanışın Meraklı Minik'le... Eminim siz ve çocuğunuz da seveceksiniz :)
24 Mayıs 2016 Salı
Aç Tırtıl
Aç Tırtıl, dünyada halen her dakikada bir adet satılan enteresan bir çocuk kitabı. Yazarı Eric Carle küçük okurlar için eğlenceli ve yaratıcı tekniğiyle resimlediği kitaplarıyla ünlü bir sanatçı. En ünlü kitabı da Aç Tırtıl. Mavibulut Yayınlarından çıkan Aç Tırtıl'ın üç farklı baskısı var: Üç boyutlu, mukavva ve ince kitap. 1,5-2 yaştan itibaren çocuğunuza alabileceğiniz bir kitap, ancak küçük yaşlar için en azından mukavva olanını tercih ederseniz iyi olur. Çünkü ince olanı küçükler için uzun ömürlü olmayabilir :)
Kitapta görsellik ön planda, yazılar az, hemencecik okunuyor :) Resimler ilgi çekici ve çocuklar çok seviyor. Rakamlara ve çok abur cubur yememeye dair küçük bir farkındalık da oluşturuyor kitap. Kısacası çocuklar için başlangıç kitabı olabilecek sevimli bir kitap Aç Tırtıl. Umarım beğenirsiniz :)
Fare Bıdık'la "Eğlen&Öğren"
Çocuklu hayat zordur! :) Hele de çocuğu sokaklara bırakamadığımız, dört duvar arasında büyütmeye çalıştığımız, renkli sanal dünyalarla neredeyse mücadele halinde olduğumuz bu zamanda! Hele de iyi anne-baba olmanın çocuğun her istediğini yapmak demek olmadığından eminseniz! O zaman işiniz daha da zordur. Çocuğa her şeyi sebebiyle-sonucuyla anlatmaya, ikna etmeye çalışmak, kurallar/sınırlar koymak, her daim sabırlı olma çabasında olmak yorar bazen insanı. Ama yine de buna değer. Çünkü çocuğunuzun en kıymetli ve özel zaman dilimidir 0-6 yaş. İleride nasıl bir insan olacağının tohumudur. Öyleyse her anı değerlendirilmeli, her anı güzelleştirilmeye çalışılmalıdır.
İşte böyle anne-baba olma yolundaysanız, çocuğunuza sabrı/beklemeyi/hayatta her şeyin istediği anda olamayacağını öğretmeniz gerekir. Bunun yolu da çocuğunuzu hayata dahil ederek olur. Arabayla yapılan yolculuklarda eline hemen telefonu tutuşturmayıp oyun üretmekle.. Bir restorana gidildiğinde çocuğa tableti vermeden yemeğe dahil etmekle, bir yerde sıra beklerken onu insanlarla iletişim kurmaya teşvik etmekle olur. Bu da zor yolu seçmektir :) İşte şimdi tavsiye edeceğim kitap/kartlar çantanızda taşıyabileceğiniz, böylesi durumlarda çocuğunuza sunabileceğiniz bir alternatif.
Eğlen öğren kitapçıklarıyla ve Fare Bıdık'la oğlum 3 yaşındayken tanıştık. Hakikaten epey zaman geçirdik. Kutusunda çantada kolayca taşınıyor, bu açıdan oldukça pratik diyebilirim. İçinde 150 soru ve cevabı var. Her sayfada genelde 3'er soru var. Renkler, rakamlar, nesneler, olaylar ve harflerle ilgili sorular yer alıyor. Renkli resimli. Çocuğunuzun yaşına uygun olmadığını düşündüğünüz soruları (harfler mesela) atlayabilir ya da soruyu değiştirerek sorabilirsiniz. Eğlen Öğren serisi 3-4 yaşla başlıyor 8-9 yaşa kadar devam ediyor. Her yaş grubu için 2 kitabı var. Kitapların eksi diyebileceğim tek tarafı ise çeviri olduğu için içinde kültürümüze ait olmayan birkaç sorunun yer alıyor olması. Yine onları da soruları değiştirerek sorduğunuzda problem kalmıyor. O halde zor durumların kurtarıcısı Fare Bıdık'la siz de tanışın :)
23 Mayıs 2016 Pazartesi
Yardım Etmezsem Boyum Uzamaz!
Hepimiz çocuklarımıza bazı değerler kazandırmak isteriz. Bu değerler herkese göre değişen değerler de olabilir, evrensel değerler de. Mesela çocuğumuz yalan söylemesin isteriz, insanları incitmesin ya da ihtiyaç sahiplerinin elinden tutsun, hep kendini düşünmesin. Ama bunu nasıl yapacağımızı çoğu kez bilemeyiz. Bunun en iyi yolu model olmaktan geçer. Çünkü çocuklarımız bizi gözlemler ve hayatta karşılaştığı durumlarda nasıl tepki vermesi gerektiğini bizden öğrenir. Bu nedenle özellikle 3-6 yaş döneminde çocuğumuz istemediğimiz bir davranışta bulunuyorsa aynayı önce kendimize çevirmemiz gerekir.
Çocuğumuza istediğimiz değerleri kazandırmanın diğer bir yolu da çocuğumuza başka rol modeller sunmaktır. Bu bir çizgi film kahramanı ya da kitap karakteri olabilir. Çocuğumuz bu karakterleri sever ve benimserse, onun değerlerini de benimser. Bu nedenle çizgi film ve kitap seçimi oldukça önemlidir. Çocuğumuza sağlığı bozulmasın düşüncesiyle nasıl her şeyi yedirmiyor seçici davranıyorsak, çocuğumuza izleteceğimiz çizgi filmleri ya da okuyacağımız/okutacağımız kitapları seçerken de aynı derecede hassas davranmalıyız. Çünkü bunlar da çocuğumuzun duygusal/ruhsal yanını şekillendirir.
Nesil Çocuk Yayınları benim kazandırmak istediğim değerler konusunda bana oldukça katkısı olan bir yayınevi. Kitapları oldukça renkli, resimleri ve içeriği zengin. Görsel olarak da oldukça ilgi çekici. İşte "Yardım Etmezsem Boyum Uzamaz" da bu cici kitaplardan biri. Yazarı Zeynep Sevde Paksu. Meraklı Uğur serisinin 6 kitabından biri "Yardım Etmezsem Boyum Uzamaz". Çok beğendiğim orjinal bir görüntüsü var ve kartondan dayanıklı bir kitap. İçerik olarak da zürafaların üzerinden hayvanlar arasındaki işbirliği ve yardımseverlik anlatılıyor. Süt içen bebek zürafaların boyunun uzayacağı vurgulanarak çocuklarımız süt içmeye teşvik ediliyor. Çocuktan çocuğa değişmekle birlikte 3 yaştan itibaren faydalı olur kanaatindeyim. Ayrıca serinin diğer kitaplarını da inceleyebilir ve kazandırmak istediğiniz değerle ilgili olanları temin edebilirsiniz. Oğlum ve ben keyifli okumalar dileriz :)
Çocuğumuza istediğimiz değerleri kazandırmanın diğer bir yolu da çocuğumuza başka rol modeller sunmaktır. Bu bir çizgi film kahramanı ya da kitap karakteri olabilir. Çocuğumuz bu karakterleri sever ve benimserse, onun değerlerini de benimser. Bu nedenle çizgi film ve kitap seçimi oldukça önemlidir. Çocuğumuza sağlığı bozulmasın düşüncesiyle nasıl her şeyi yedirmiyor seçici davranıyorsak, çocuğumuza izleteceğimiz çizgi filmleri ya da okuyacağımız/okutacağımız kitapları seçerken de aynı derecede hassas davranmalıyız. Çünkü bunlar da çocuğumuzun duygusal/ruhsal yanını şekillendirir.
Nesil Çocuk Yayınları benim kazandırmak istediğim değerler konusunda bana oldukça katkısı olan bir yayınevi. Kitapları oldukça renkli, resimleri ve içeriği zengin. Görsel olarak da oldukça ilgi çekici. İşte "Yardım Etmezsem Boyum Uzamaz" da bu cici kitaplardan biri. Yazarı Zeynep Sevde Paksu. Meraklı Uğur serisinin 6 kitabından biri "Yardım Etmezsem Boyum Uzamaz". Çok beğendiğim orjinal bir görüntüsü var ve kartondan dayanıklı bir kitap. İçerik olarak da zürafaların üzerinden hayvanlar arasındaki işbirliği ve yardımseverlik anlatılıyor. Süt içen bebek zürafaların boyunun uzayacağı vurgulanarak çocuklarımız süt içmeye teşvik ediliyor. Çocuktan çocuğa değişmekle birlikte 3 yaştan itibaren faydalı olur kanaatindeyim. Ayrıca serinin diğer kitaplarını da inceleyebilir ve kazandırmak istediğiniz değerle ilgili olanları temin edebilirsiniz. Oğlum ve ben keyifli okumalar dileriz :)
Pıtırcık'lı Hikâyeler
Çocuklar bazı karakterleri daha çok sever. Kendine yakın bulduğundan mıdır yoksa öyle biri olmak istediğinden midir bilinmez ama böyledir. Pıtırcık da çocuğunuzun seveceğini ve kendine yakın hissedeceğini düşündüğüm böylesi bir karakter işte. Çok bizden, çok çocuk. Oldukça da sevgi dolu üstelik.
"Pıtırcık Hikâye Serisi; okul öncesi çocuklarının doğaya ve doğadaki olaylara karşı meraklarını artırmak ve bu konuda bilgilenmelerini sağlamak, evrensel değerleri benimsetmek amacıyla hazırlanmıştır. Çocuklarımız, serideki hikâyelerle; dostluk ve arkadaşlığın önemini, hayvanların insanlara faydalarını, birbirinden farklı renk, şekil ve tattaki meyve ve sebzeleri, ormanda yaşayan çeşitli hayvanları tanıyarak doğaya sevgi ile bakmayı öğreneceklerdir."(Kitabın tanıtımından)
Zambak yayınlarından çıkan "Pıtırcık hikaye serisi" 6 farklı kitaptan oluşuyor. Pıtırcık bazen ormanda, bazen çiftlikte bazen de denizde dolaşıyor ve farklı maceralar yaşıyor. Bol resimli, az yazılı hikayelerden oluşuyor kitaplar. Resimleri oldukça güzel ve ilgi çekici. Bu nedenle çocuğunuz sıkılmadan 2; 2,5 yaştan itibaren okuyabilir ve resimlerini birlikte inceleyebilirsiniz. Benim oğlumun da başlangıç kitaplarından diyebilirim. Ayrıca kitabın karton oluşu da hemen yıpranmasını önlüyor. Her yönüyle biz Pıtırcık'ı beğendik, umarım siz ve çocuğunuz da seversiniz :)
11 Mayıs 2016 Çarşamba
Hadi Siz de "1001 Şeyi" Bulun!
TUBİTAK Yayınları, çocuk kitapları konusunda oldukça iyi yayınlara sahip. Hem de piyasanın altında diyebileceğim fiyatlarla sunuyor bu kitapları çocuklara. Genelde çeviri kitaplar yayınlaması eleştiri konusu olsa da, farklı içeriklerde ve kaliteli, renkli resimlerle eğitici çocuk kitapları sunması güzel. TUBİTAK'tan önerebileceğim birçok kitap olmakla birlikte, bunlara "1001 Şeyi Bulun" serisiyle başlamak isterim.
"1001 Şeyi Bulun" serisinde; "Çiftlikteki, Denizdeki, Yaşadığımız Yerdeki" gibi farklı kitaplar bulunuyor. Üstte iki sayfa ayrıntılı bir resim veriliyor ve yanda/altta verilen nesnelerin bu ayrıntılı resimde bulunması isteniyor. Kitap +6 etiketi taşısa da 3-3,5 yaştan itibaren çocuğunuzla oynayabilirsiniz. Oynayabilirsiniz diyorum; çünkü bu seri, çocuğunuzla oyuna dönüştürerek kaliteli zaman geçirebileceğiniz kitaplardan oluşuyor. Bundan dolayı olsa gerek, benim oğlum bu kitaplara "oyun kitaplarım" diyor :)
Psikolojik danışman olarak bize gelen vakalarda en çok karşılaştığımız sorunlardan biri "dikkat dağınıklığı/konsantre olamama/derslere odaklanamama" diyebilirim. Çağın ve yeni neslin sorunu! Teknolojinin içine doğan çocuklarımızın; TV, tablet ve telefonla etkileşimiyle doğru orantılı olarak artıyor bu sorun. Görüntülerin 5-6 saniyede bir değiştiği ekranlarla haşır neşir olarak büyüyen çocuklar, gerçek hayattaki "yavaşlığa" ve rutine adapte olmakta zorlanıyor ne yazık ki. Bu sebeple de sabretmeyi, masa başında oturup ödev yapmayı, derste öğretmeninin söylediklerine odaklanmayı başaramıyor. Her yerde hemencecik "canı sıkılıyor"! Peki biz bu durumda ne yapabiliriz?Bunun çözümü anne-babalar olarak çocuklarımızı TV, tablet ve telefondan mümkün olduğunca uzak tutup, bazı egzersizlerle dikkatini geliştirmesine yardımcı olmak. İşte "1001 Şeyi Bulun" kitapları da çocuklarımızın dikkatini geliştirmesine yardımcı oluyor. Birçok nesne arasından istenen nesneleri bulmak dikkati toplamayı ve odaklanmayı gerektiriyor çünkü. O halde..
Hadi siz de çocuğunuzla 1001 şeyi bulun! :)
10 Mayıs 2016 Salı
Ve İlk Kitabımız: Üç Kedi Bir Canavar
"Üç Kedi Bir Canavar" 3,5 yaşındaki oğlumun en çok sevdiği kitaplardan biri. YKY yayınları, Sara ŞAHİNKANAT'ın kaleminden çıkan kitap eğlenceli bir "kedi" hikayesi. Üç kafadar Piti, Pati ve Pus'un maceraları var kitapta. Piti, Pati ve Pus üç eğlenceli arkadaş. Karla ilk kez tanışıyorlar ve çok eğleniyorlar. Ancak bu güzel günün ardından korku dolu (!) bir akşam ve sonunda bir sürpriz onları bekliyor.
Kitap öncelikle "arkadaşlığa" dair güzel ve eğlenceli bir kitap. Piti, Pati ve Pus'un dondurucu soğukta tüm tehlikelere rağmen küçük bir köpek yavrusuna sahip çıkmaları "cesaret ve yardımseverlik" duygularını öğretiyor çocuklarımıza. Yine "Canavar"ın aslında bir köpek olduğunu öğrenmeleriyle korkularının yersiz olduğunu anlıyorlar. Bu da korkularıyla yüzleşebilme konusunda cesaret veriyor onlara. Bunun yanında kitabın arkasında parmak kuklalar var. Bu da çocuklarımızla eğlenceli bir etkinlik yapmamıza ve okuduğumuz masalı canlandırmamıza yarıyor. Kitap aynı zamanda çocuğumuzla küçük bir tiyatro/drama yapmaya da uygun.
Biz oğlumla çok eğlendik. Siz de keyifle okuyabilir ve çocuğunuzla oynayabilirsiniz :)
Biz oğlumla çok eğlendik. Siz de keyifle okuyabilir ve çocuğunuzla oynayabilirsiniz :)
(Bu arada serinin ilk kitabı "Üç Kedi Bir Dilek"; ancak "Üç Kedi Bir Canavar" dan aldığım tadı ondan alamadım ne yazık ki. Oğlum da benimle aynı fikirde :)
9 Mayıs 2016 Pazartesi
Merhaba :)
Kitap okumayı hep sevdim. Yani kendimi bildim bileli. Herkesin annesi "Biraz kitap okusa" derdindeyken, benim annem "Bugün çok okudun, bu günlük bu kadar yeter, gözlerin bozulacak" deyip ışığı söndürürdü küçükken. İlerleyen yıllarda ileri derecede miyop olsam da (bunun da okumamla ilgisi olduğunu hiç sanmıyorum!) okumaktan hiç zarar görmedim. Aksine ufkum genişledi, kelime dağarcığım arttı ve farklı dünyalar tanıdım. Kendimi ifade etmeyi, uçsuz bucaksız bir umman olan insanı anlamayı öğrendim. Sonra zaman su gibi akıp geçti ve anne oldum. Bir mucizeye tanıklık ederek devam etti hayatım: Ahmet Miraç, oğlum. Onunla yeniden büyüdüm. Ya da hayır hayır, onunla yeniden çocuk oldum. Kendi dünyama onu da çekmeye çalışmayı ona haksızlık saydım.Bunun yerine elimden geldiğince minik ellerinden tutup onun renkli dünyasına daldım. Oyunlar oynadım, yıllar sonra yeniden oyuncaklar ve boyalarla tanıştım. Bir de çocuk kitaplarıyla tabii. Çocuğum kitapları sevsindi. Bu önemliydi. Hayır, akademik başarı için küçük yaştan itibaren bir dayatma gibi değil. Masallarla, öykülerle, başka başka dünyalarla tanışsın diye. Sonra çok geç olur diye.
Psikolojik danışman olarak, ilkokulda okuyan öğrenciler getirilir bize genellikle "Hiç kitap okumak istemiyor, zorla okutuyoruz!" diye. "Siz kitap okur musunuz ya da eve gazete,dergi alır mısınız" diye sorduğumda ise yanıt genellikle olumsuzdur. Çocuk ilkokula (7 yaş) başlayana kadar hayatında hiç dergi, gazete, kitap yokken, okulla birlikte hayatına bir "nesne" girer: Kitap. Her gün istemese de okumak zorunda olduğu, hiç ilgisini çekmeyen bir konuda yazılmış, çözmek zorunda olduğu bir "nesne". Haliyle sevmez okumayı, okumak istemez (Haklıdır da.) Oysa daha bebekliğinin (hatta annesinin hamileliğinin) ilk aylarından itibaren tanışsa çocuk kitaplarla.. Annesinin sesinden dinlese ilk masalını. Babasının okuduğu gazetenin üstüne gelip otursa ya da annesinin dergisini yırtsa.. Ama hayatında hep kitap olsa, küçükten itibaren. Az ayaklanınca ailecek gidip her ay renkli resimli, kendisinin seçtiği bir dergi alsalar mesela. Onu incelese, annesi okusa, babasıyla birlikte boyasalar. Hatta dergiye yaptığı bir çalışmayı gönderseler ve çocuk bir dergide kendi küçücük resmini görse. Yaşına uygun renkli masal, hikaye kitaplarını incelese, kendince hikayeler uydursa resimlerine bakarak. Okumak için özlem duysa. Sonra ilkokula bu heyecan, istek ve merakla başlasa, "Benim okumayı öğrenmem lazım, renkli kitaplarımı okuyabilmem lazım" diyerek. Böyle bir çocuğun okumayı sevmemesi mümkün müdür sizce?
İşte hem psikolojik danışman hem de bir anne olarak farkına vardım bunun. Sonra çokca araştırdım, inceledim ve oğlumun da sevdiği kitaplardan bir "Çocukça Kitaplık" oluşturdum. Bu süreçte kitap tavsiyelerinin kıymetini de anladım. Çünkü hangi kitap, kaç yaşa uygun ya da içinde ne anlatılıyor, resimleri nasıl, değerlerime ve çocuğuma uygun mu gibi birçok soruya cevap aradım. Ve tüm bunları paylaşmak istedim. Dilerim faydalı olur. O halde başlayalım :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)